DOLAR

42,4509$% 0,46

EURO

49,3576% 0,76

STERLİN

55,9503£% 0,59

GRAM ALTIN

5.550,65%-1,86

ONS

4.086,73%-1,84

BİST100

10.565,74%-0,59

Sabah Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK 13°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Dijiport Haber

Dijiport Haber

14 Kasım 2025 Cuma

Küresel Sistemde Yeni Denge Arayışları İstanbul’da Tartışıldı

Küresel Sistemde Yeni Denge Arayışları İstanbul’da Tartışıldı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İki gün süren zirveyi toplamda yaklaşık 1.800 kişi takip ederken, katılımcılar, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası sistemin işlevini yitirdiği, mevcut küresel kurumların çağın dinamiklerine yanıt vermekte yetersiz kaldığı ve yeni bir iş birliği mimarisine ihtiyaç duyulduğu konusunda ortak görüş bildirdi.

“DÜNYA YENİDEN ŞEKİLLENİYOR, TÜRKİYE KÖPRÜ ROLÜNÜ GÜÇLENDİRİYOR”

Boğaziçi Zirvesi’nin sadece fikirlerin değil, çözümlerin tartışıldığı bir platform olduğunu belirten UİP Kurucusu Cengiz Özgencil, “Dünya, savaşlar, ekonomik belirsizlikler, teknolojik dönüşüm ve iklim krizi gibi eşzamanlı zorluklarla karşı karşıya. Bu tablo, ülkeler arasında yeni bir dayanışma kültürünün inşasını zorunlu kılıyor. Biz Boğaziçi Zirvesi olarak, 16 yıldır farklı coğrafyalardan insanları İstanbul’da buluşturarak bu diyaloğu güçlendiriyoruz.” dedi.

Özgencil, Türkiye’nin bu süreçteki stratejik önemine de dikkat çekti:

“Türkiye, Doğu ile Batı’yı, Kuzey ile Güney’i birleştiren eşsiz konumuyla kültürler arasında köprü kurma gücüne sahip. Katılımcıların da belirttiği gibi, barışın ve istikrarın inşasında Türkiye’nin üstlenebileceği rol, her geçen yıl daha da belirginleşiyor.”

“KÜRESEL KURUMLAR YENİ GERÇEKLERE CEVAP VEREMİYOR”

Zirvede öne çıkan sonuçlardan biri, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası kurumların işlevsiz hale gelmesi oldu. Katılımcılar, Birleşmiş Milletler’in küresel çatışmalara etkin müdahale edemediğini, iklim değişikliği gibi alanlarda da uluslararası toplumun yetersiz kaldığını vurguladı.

Özgencil, bu durumu değerlendirirken şu ifadeleri kullandı:

“Mevcut sistem, artık ne ülkelerin ihtiyaçlarına ne de küresel çıkar dengesine yanıt verebiliyor. Yeni dönemde, güç rekabetinden çok karşılıklı kazanıma dayalı bir iş birliği anlayışını benimsemek zorundayız. Küresel diyalog ve müzakereler, artık bir tercih değil, bir zorunluluk.”

Zirve boyunca yapılan oturumlarda, savaşların ve krizlerin çoğu zaman önlenebilir olduğuna dikkat çekildi. Katılımcılar, çoğu zaman büyük yıkımlara yol açan silahlı çatışmalardan sonra varılan anlaşmaların, aslında çatışmalar başlamadan önce önerilen çözümlerle benzerlik gösterdiğine dikkat çekerek, savaşın anlaşmazlık çözümünde ne kadar geçerli bir yöntem olduğu sorusunun sorgulanması gerektiğini vurguladı.

Bu tespiti değerlendiren Özgencil, “Bu gerçek bize şunu söylüyor: Krizleri çözmenin en doğru yolu, onları konuşmaktır. Biz de bu zirvede tam olarak bunu yapıyoruz. Dünyayı yönetenleri, düşünenleri ve üretenleri aynı masada buluşturuyoruz.” dedi.

YENİ KÜRESEL GÜNDEM: YAPAY ZEKA, İKLİM, EKONOMİ VE GÜVENLİK

Boğaziçi Zirvesi’nde bu yıl yapay zeka, enerji güvenliği, finansal dijitalleşme, iklim krizi, gıda arzı, yönetişim ve kadın liderliği gibi başlıklar ön plana çıktı. Yapay zekanın etik sınırları, uluslararası sistemde yeni güç dengeleri ve pandemi sonrası ekonomik toparlanma süreci tartışılan başlıca konular arasında yer aldı.

Katılımcılar, ABD-Çin rekabetinin küresel istikrar için önemli bir tehdit oluşturduğunu, yapay zeka regülasyonlarının henüz yeterince gelişmediğini ve iklim değişikliğiyle mücadelede küresel koordinasyonun güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

“BAĞIMSIZ, SÜRDÜRÜLEBİLİR VE KÜRESEL BİR PLATFORM”

Boğaziçi Zirvesi’nin yurtiçi ve yurtdışı sponsorluklarla 16 yıldır kesintisiz olarak gerçekleştirilen tek uluslararası platform olduğuna dikkat çeken Özgencil, bu yapının zirveye güvenilirlik kazandırdığını belirterek sözlerini şöyle tamamladı:

“Ekonomik diplomasinin geleceği, bağımsız ve sürdürülebilir platformlarda şekillenecek. Boğaziçi Zirvesi bu anlamda Türkiye’nin dünyaya açılan yüzü haline geldi. Bizim hedefimiz, önümüzdeki yıllarda 100’e yakın ülkenin katıldığı, haftalık formatta düzenlenen küresel bir fikir ve iş birliği merkezi yaratmak.”

Devamını Oku

Doğal Afetler Sigorta Sektöründeki Risk Yönetimini Yeniden Şekillendiriyor

Doğal Afetler Sigorta Sektöründeki Risk Yönetimini Yeniden Şekillendiriyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Dünya genelinde ülkeler, aşırı hava koşulları ve riske duyarsız planlamanın etkisiyle giderek daha şiddetli doğa olaylarıyla karşı karşıya kalıyor. BM 2025 yılı Afet Riskini Azaltma Küresel Değerlendirme Raporu’na (GAR) göre; dolaylı ve ekosistem etkileri de dahil edildiğinde dünya genelinde afet risklerinin neden olduğu gerçek maliyetin yaklaşık 2,3 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. İklim değişikliği kaynaklı doğal afetlerin artışı, sigorta sektöründe de risk algısının dönüşmesine neden oluyor.

IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, “Küresel verilerle de desteklendiği gibi son yıllarda sigortalanmış kayıpların keskin şekilde arttığı görülüyor. İklim değişikliği, sigorta sektöründe olasılık merkezli bir bakıştan sürekli ve artan frekansta şiddet beklentileri içeren bir risk algısına geçişi tetikliyor. Artık yalnızca ‘peak’ olaylar değil, şehirlerde sel, ani fırtınalar, orman yangınları gibi sık tekrarlayan orta-şiddetli olaylar da bilançoları zorluyor. Ayrıca fiyatlama ve sermaye yönetimi daha dinamik hale geliyor. Bunun yanı sıra parametrik çözümler, kamu-özel ortaklıkları, ILS/cat-bond gibi alternatif reasürans kaynakları gibi ürün kapsamı ve risk paylaşımı yeniden tasarlanıyor” dedi.

Bazı bölgelerde limitler daraltılıyor, primler yükseliyor

Son yıllarda sel, yangın ve deprem gibi afetlerin sıklığı ve şiddetindeki artışın, teminat kapsamlarına etkilerini değerlendiren Murat Çiftçi, “Bu durum coğrafi limitlerin yeniden değerlendirilmesine neden oluyor. Bazı bölgelerde limitler daraltılıyor, primler yükseliyor. İlave olarak yangın, sel gibi afetler için ek muafiyet ya da alt limit gibi istisna ve özel şartlar uygulanıyor. Aynı zamanda ürün farklılaşması gibi bir durumla da karşılaşıyoruz. Maddi hasar poliçelerine ilave olarak iş kesintisi, tedarik zinciri kesintisi ve parametric tetikleyicili ürünlerin yaygınlaştığını söyleyebilirim. Burada Türkiye’deki DASK örneğinde olduğu üzere, deprem açısından zorunlu sistemlerin devam etmesi, önemli bir tampon sağlarken, sel ve yangın gibi artan olaylar özel piyasa dinamiklerini daha hızlı dönüştürüyor” şeklinde konuştu.

Geçmiş hasar frekansları tek başına yeterli değil

Prim hesaplamasında artık yalnızca geçmiş hasar frekansına bakılmadığını dile getiren Murat Çiftçi, şunları söyledi: “Prim hesaplamasına artık iklim projeksiyonları, ileriye dönük tehlikenin değişimleri, maruz kalma artışı ve yeniden fiyatlandirma mekanizmaları da entegre ediliyor. Sonuç olarak risk ağırlıklı prim artışları, bölgesel farklılaşma, yıl içinde revize edilen tarifeler ve risk azaltıcı önlemlere bağlı prim indirimleri öne çıkıyor. Ayrıca reasürörün fiyatlaması ve sermaye maliyeti prim tabelalarını doğrudan etkiliyor. Bunun dışında bazı piyasalarda “uninsurable” ya da çok yüksek fiyatlı bölgeler de oluşmaya başladı; sigortacılar belirli coğrafi durumlar için yeni alt-limitler veya tamamen dışlama uygulayabiliyor. Buna paralel olarak regülatörler ve kamu otoriteleri “erişilebilirlik” ve “finansman” dengesi için müdahale ediyor. Örneğin devlet destekli havuzlar, zorunlu programlar veya yeniden sigorta mekanizmaları devreye giriyor. Bu yüzden şirketler için bölgesel risk değerlendirmesi ve alternatif risk transfer (ART) çözümlerine erişim stratejisi kritik.”

Şirketler için risk porftöylerini yönetme rehberi

Murat Çiftçi, şirketlerin risk portföylerini yönetirken öncelikle maruz kalma (exposure) haritası, tedarik zinciri kırılganlıkları, iş sürekliliği senaryoları ve finansal dayanıklılık analizlerini güncellemesi gerektiğini belirtti. Murat Çiftçi, bu kapsamda uygulanacak adımları ise şu şekilde sıraladı: “Risk haritası ve stres-testlerin düzenli güncellenmesi, sigorta programlarının (limitler, muafiyetler, teminat tipleri) portföy stratejisiyle uyumlu hale getirilmesi, risk azaltıcı önlemlere yatırım (altyapı güçlendirme, erken uyarı) ve bunların prim avantajı için belgelenebilmesi büyük önem arz ediyor. Sigorta sektörü ise underwriting raporları, risk danışmanlığı, cat-modelling hizmetleri ve parametric/indeks tabanlı ürünlerle rehberlik sunuyor; broker desteği ile şirketler daha iyi piyasa erişimi ve alternatif risk transfer çözümlerine ulaşabiliyor. Erken uyarı sistemleri, altyapı yatırımları gibi risk azaltıcı önlemler sigorta teminatlarına doğrudan olumlu etki sunuyor. Risk azaltma yatırımının belgelendiği durumlarda prim avantajı, daha yüksek limit erişimi ve/veya daha az muafiyet pazarlık edilebiliyor. Ayrıca parametrik ürünlerde erken uyarı ve sensör verileri tetikleyicileri optimize ederek hızlı ödeme sağlayabiliyor. Sigortacılar risk azaltma uygulamalarını fiyatlandırma modellerine entegre etmeye başladı; bu da şirketleri önleyici yatırıma teşvik ediyor.”

İklim modellemeleri ve veri analitiği, doğal afet sigortalarının geleceğinde önemli bir rol oynayacağına dikkat çeken Murat Çiftçi, “İleriye dönük modelleme (climate scenario modelling), uydu ve sensör verileri, makine öğrenmesi ile daha isabetli peril projeksiyonları, dinamik limit belirleme ve erken uyarı mümkün olacak. Bu teknolojiler aynı zamanda katmanlı kredi/reasürans çözümlerinin fiyatlamasını ve ILS piyasasının büyümesini de destekliyor. Sonuç: daha hızlı hasar tespiti, otomatik tetikleme (parametric) ve risk bazlı primlendirme yaygınlaşacak” dedi.

Devamını Oku

Kuveyt Türk’ün Aktif Büyüklüğü1,22 Trilyon TL’ye Yükseldi

Kuveyt Türk’ün Aktif Büyüklüğü1,22 Trilyon TL’ye Yükseldi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Katılım finans esasları doğrultusunda geliştirdiği yenilikçi ürün ve hizmetleriyle 36 yıldır müşterilerine hizmet veren Kuveyt Türk, 2025’in üçüncü çeyreğine ilişkin finansal sonuçlarını kamuoyuna açıkladı.

Kuveyt Türk’ün toplam fonlama tabanı (toplanan fonlar ve mevduat dışı kaynaklar) büyüklüğü 973,4 milyar TL’ye, kullandırılan fon büyüklüğü ise 589 milyar TL’ye yükselirken; net kârı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 21 artarak 29,4 milyar TL şeklinde gerçekleşti. Özkaynaklarını 108,6 milyar TL’ye, aktif büyüklüğünü ise 1,22 trilyon TL’ye ulaştıran Kuveyt Türk, aktif büyüklük açısından bankacılık sektöründe 10. sıradaki yerini korurken, katılım finans kuruluşları arasında ilk sıradaki yerini sağlamlaştırdı.

“Ulaştığımız başarılar, sürdürülebilir büyümeyi önceleyen vizyonumuzun bir yansıması”

2025’in üçüncü çeyrek finansal sonuçlarına dair değerlendirmede bulunan Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, “Yılın üçüncü çeyreğinde aktif büyüklüğümüzü yılbaşından bu yana %43 büyüterek 1,22 trilyon TL seviyesine çıkarttık ve sektörün üzerinde bir büyüme gerçekleştirdik. Kullandırdığımız fon büyüklüğü yıl sonuna göre %35 artışla 589 milyar TL’ye, toplam fonlama tabanımız %38 artışla 973,4 milyar TL’ye yükseldi. Net kârımız geçen yılın aynı dönemine kıyasla %21 artarak 29,4 milyar TL’ye ulaştı. Bu tablo, sürdürülebilir büyümeyi önceleyen vizyonumuzun ve müşteri odaklı stratejilerimizin yansımasıdır” dedi.

2025 üçüncü çeyrek rakamlarıyla Kuveyt Türk

• 2025 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla yıl sonuna kıyasla kullandırılan fon büyümesi yüzde 35 düzeyinde gerçekleşti.

• Yüksek aktif kalitesi odağıyla donuk alacaklar oranı yüzde 2,27 düzeyinde gerçekleşti.

• 2025 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla 973,4 milyar TL toplam fonlama tabanı hacmine ulaşıldı.

• Cari hesabın, toplanan fonlar içerisindeki payı yüzde 61 seviyesine yükseldi.

• Yıllıklandırılmış ortalama özkaynak kârlılığı yüzde 41 düzeyinde gerçekleşti.

• Yasal limiti yüzde 12 olan sermaye yeterlilik oranı yüzde 22,46 seviyesine ulaştı.

Devamını Oku

Mastercard, Türkiye’deki 30. Yılında Güçlü Bir Yapay Zekâ Ekosistemi İçin Yol Haritasını Açıkladı

Mastercard, Türkiye’deki 30. Yılında Güçlü Bir Yapay Zekâ Ekosistemi İçin Yol Haritasını Açıkladı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ödeme sistemleri alanında faaliyet gösteren Mastercard, Türkiye’deki 30. yıl dönümünde geçmişinden ilham alarak, önümüzdeki 30 yılı şekillendirecek teknolojilere, fikirlere ve yeteneklere odaklanıyor. “Finansal Hizmetler Sektöründe Yapay Zekânın Dönüştürücü Rolü” başlıklı rapor, yapay zekânın birçok sektörde, özellikle finansal hizmetler sektöründe gelişimini ve dönüştürücü rolünü inceliyor.

Mastercard Danışmanlık Hizmetleri’nin hazırladığı rapor, akademik ve masaüstü araştırmaların yanısıra finans sektöründen karar vericilerle yapılan anket sonuçlarına dayanıyor. Anket sonuçları, ortaya çıkan fırsatları ve Mastercard’ın buna yanıt olarak finansal hizmetler sektörünü nasıl destekleyebileceğini vurguluyor. Yapay zekâ teknolojilerinin evriminden iş ve finans alanındaki pratik yapay zekâ uygulamalarına kadar birçok konuyu inceleyen rapora göre, yapay zekâ destekli kişiselleştirme, işletmelerin müşterilerle kanallar ve yaşam döngüsü boyunca etkileşim kurma şeklini yeniden tanımlayarak norm haline gelecek. Finansal hizmetler sektöründe, müşteri hizmetleri, dolandırıcılık tespiti, yatırım danışmanlığı ve operasyonel verimlilik üzerindeki etkisiyle öne çıkıyor. Yapay zekânın tam potansiyelini ortaya çıkarmak için stratejik liderlik, sektörler arası işbirliği ve toplumsal ihtiyaç ve beklentilerle uyumlu “sorumlu inovasyon” yaklaşımının benimsenmesi gerekiyor.

Rapora göre, global yapay zekâ uygulamaları, müşteri deneyimini ve operasyonel verimliliği dönüştürüyor. Örneğin, İsveçli fintek şirketinde yapay zekâ asistanları, müşteri hizmetleri sohbetlerinin 2/3’ünü yönetiyor, 700 çalışana eşdeğer iş yapıyor, 35 dilde 7/24 kullanılabiliyor, memnuniyet puanlarını iyileştiriyor. ABD merkezli nakliyat ve tedarik zinciri yönetim şirketinde uygulanan rota optimizasyonu, yapay zekâ destekli lojistik planlama sağlıyor, yılda 100 milyon mil ve 300-400 milyon dolar tasarruf sağlıyor.

Mastercard’ın raporu, finansal hizmetler sektöründe yapay zekâ uygulamarında güvenliğe dikkat çeken örnekleri de öne çıkarıyor. Bunlar arasında, dolandırıcılık oranlarında yüzde 57’lik azalma, kart ihraç eden kuruluşlar için yüksek riskli uyarılarında yüzde 58’lik azalma ve kart kabul eden kuruluşlar için yıllık dolandırıcılıkta 50 milyon dolarlık azalma gibi etkiler yer alıyor. Sonuçlar, Mastercard’ın yapay zekâ çözümlerinin, müşteri yaşam döngüsü aşamaları için gelişimi teşvik etmek ve değer yaratmakla birlikte, performans ve dolandırıcılık tespiti konusunda da önemli iyileştirmeler sağladığını gösteriyor.

Türkiye’nin yapay zekâ pazarındaki potansiyeli yüksek

Türkiye’nin küresel yapay zekâ pazarındaki konumu ülkedeki mevcut fırsat alanlarını yansıtıyor ve ülkenin potansiyelini gösteriyor. Türkiye, güçlü kamu stratejisi ve artan özel sektör ilgisiyle yapay zekâda hızla yükselen pazarlardan biri olarak konumlanıyor. Türkiye’nin yapay zekâ altyapısı, ileri seviye yapay zekâ geliştirme ve dağıtımında gelişme potansiyeli yüksek bir konumda bulunuyor. Türkiye, yapay zekâ uzmanlarını çekme ve elde tutma konusunda ilerleme vaat ediyor. Türkiye’nin yapay zekânın tam potansiyelini açığa çıkarması ve küresel liderliği elde etmesi için izlemesi gereken bir yol haritası bulunuyor. Bu yol haritasını oluşturan aksiyonlar arasında altyapı inşa etmek, yetenek geliştirmek, düzenlemeleri etkinleştirmek, işbirliğini ve inovasyonu teşvik etmek, teknoloji sağlamak gibi adımlar yer alıyor.  

Mastercard’ın yapay zekâ vizyonu, Mastercard Türkiye ve Azerbaycan Genel Müdürü Onur Faydacı‘nın katıldığı bir toplantıda paylaşıldı. Faydacı, “Mastercard, Türkiye’deki 30. yılında, geçmişinden ilham alarak önümüzdeki 30 yılı şekillendirecek teknolojilere, fikirlere ve yeteneklere odaklanıyor. Akıllı, kapsayıcı ve ilham verici bir şekilde geleceği birlikte şekillendirmeye devam ediyoruz. Mastercard Danışmanlık birimimizin hazırladığı ‘Finansal Servisler Sektöründe Yapay Zekânın Dönüştürücü Rolü’ isimli rapor, önümüzdeki dönemde de sıkça duyacağınız yeni inisiyatifimizin  ilk adımı niteliğinde. Yapay Zekâ inisiyatifimiz kapsamında akademik işbirlikleri, kamuoyu araştırmaları,  sektör toplantıları ve yapay zekâ tabanlı güvenlik ve ödeme alanında ürün lansmanlarımızla yapay zekânın gelişimine öncülük etmeyi hedefliyoruz. Mastercard Danışmanlık ekiplerimizin hazırladığı içgörü ve analizler ile de yapay zekâ alanında uygulanabilir katma değerli projeler sunmaya devam edeceğiz. Finans teknolojilerindeki tüm alanlarda yapay zekâyı sorumlu ve güvenli bir şekilde hizmetlerimize entegre ediyoruz. Inovasyon odaklı yaklaşımımızla yapay zeka alanında yeni teknolojilerle pazara liderlik etmeye devam edeceğiz” dedi.

Devamını Oku

Koç Topluluğu, Geleneksel Anadolu Buluşmaları’nın 33.sünü Denizli’de Gerçekleştirdi

Koç Topluluğu, Geleneksel Anadolu Buluşmaları’nın 33.sünü Denizli’de Gerçekleştirdi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Koç Topluluğu’nun bâyileri ile görüş alışverişinde bulunmak üzere düzenlediği geleneksel Anadolu Buluşmaları’nın 33’üncüsü Denizli’de gerçekleştirildi. 500’den fazla bâyinin bir araya geldiği etkinliğin açılış konuşmalarını, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç ve Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu yaptı. 

Ömer M. Koç: “Dünyâ düzeni büyük ölçüde değişiyor.”

Konuşmasında küresel ve ulusal ölçekteki gelişmeleri değerlendiren Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, dünyada uzun süredir devam eden belirsizliğe dikkat çekerken, “Bilhassa pandemi sonrasında uluslararası siyâsete hâkim olan dinamikler açık gösteriyor ki, İkinci Dünya Harbi sonrasında tesis edilen dünyâ düzeni büyük ölçüde değişiyor” dedi. Koç, değerlendirmesine “Sulhün en kıymetli müşterek menfaat olmaktan çıktığı, uluslararası ilişkilerde istişârenin yerini kaba kuvvetin aldığı, ikili çıkar uzlaşılarının çok taraflı stratejik ittifaklara tercih edildiği, al-ver pazarlıklarının değerlerin önüne geçtiği, serbest ticâretin değil jeopolitik hesaplarla belirlenen gümrük vergileri ve kısıtlamaların esas olduğu, maalesef gittikçe artan risklerle dolu bir dünyâ düzeni oluşuyor” şeklinde devam etti.

Ömer M. Koç: “Topluluk şirketleri tarafından ödenen vergilerin, devletin vergi gelirleri içerisindeki payı %8 mertebesinde.”

Tüm zorluklara rağmen Koç Topluluğu’nun, bâyilerinin de gayretiyle başarılı sonuçlar elde etmeyi ve Türkiye’nin yarınlarına yatırım yapmayı sürdürdüğüne dikkat çeken Ömer M. Koç, “Toplam kombine gelirimiz, gayri sâfi yıllık hâsılanın yüzde 7’sini aşıyor. Şirketlerimiz de ülke ihrâcâtının yüzde 7’sinden fazlasını gerçekleştiriyor. Topluluk şirketleri tarafından ödenen vergilerin, devletin vergi gelirleri içerisindeki payı yüzde 8 mertebesinde. Ciro büyüklüğü ve ihrâcât hacmine göre ülkemizin en büyük 10 şirketi arasında Tüpraş, Arçelik ve Ford Otosan olmak üzere üç lîder şirketimiz bulunuyor. Borsa İstanbul’da halka açık şirketlerimizin piyasa değeri ise toplam piyasa değerinin yüzde 17’sini oluşturuyor. Dünyânın en büyük şirketlerinin listelendiği Fortune Global 500’de bu yıl da ülkemizi tek temsil eden şirket Koç Holding” dedi.

2026 yılında Koç Topluluğu’nun 100’üncü yaşını kutlayacaklarının altını çizen Ömer M. Koç, Cumhuriyetle birlikte vâr olduklarını, Cumhuriyetle birlikte geliştiklerini ve büyüdüklerini vurguladı. Koç Topluluğu bâyilerine ve ailelerine teşekkür eden Ömer M. Koç, “İkinci yüzyılımızda da siz kıymetli bâyilerimizle birlikte, yan yana yürüyeceğiz. Yüz yıldır olduğu gibi, yurdun dört bir yanında yine sizin varlığınızdan cesâret alıyoruz, gücünüzü gücümüz sayıyoruz” dedi.

Levent Çakıroğlu: “Ülkemizin geleceğine duyduğumuz güvenle yatırımlarımıza devam ettik.”

Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu da; “Küresel çapta giderek artan belirsizliklerin artık yeni gerçeğimiz olduğunu kabul etmemiz gerekiyor” diye konuşarak, son dönemde jeopolitik çatışmaların şiddetlenmesinin de küresel ekonomide istikrarın tesis edilmesine engel olduğunu ifade etti. Çakıroğlu, “Böyle bir ortamda; uzun vadeli stratejik hedeflerimize odaklanarak çalışmayı sürdürdük. Koç Topluluğu olarak ülkemize duyduğumuz güvenle yatırımlarımıza devam ettik. Gerçekleştirdiğimiz kombine yatırım tutarı bu yılın ilk 9 ayında 2,6 milyar dolara ulaştı” değerlendirmesinde bulundu.

Koç Topluluğu’nun Cumhuriyet vizyonunun iktisadi açıdan hayata geçirilmesine liderlik etmiş bir Cumhuriyet kurumu olduğunu hatırlatan Çakıroğlu, “İkinci yüzyılımızda da Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkarak ve daima en iyisini başarma sorumluluğuyla, var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Çakıroğlu; 61 ülkede, 130’dan fazla üretim ve satış şirketiyle faaliyet gösterdiklerini, ofislerinde 45 dil konuşulduğunu ve hazinelerinin 46 farklı para birimini yönettiğini sözlerine ekledi.

Çakıroğlu, bâyilere de kaynaklarını en iyi bildikleri alana, yani esas işlerine tahsis etmeleri tavsiyesinde bulundu. Denizli, Afyon, Aydın, Isparta, Muğla ve Uşak’ta 650’ye yakın bâyi, mağaza ve banka şubesiyle hizmet verdiklerini ifade eden Çakıroğlu, şöyle devam etti: “Teknolojinin getirdiği imkânları kullanarak; müşterilerimize en etkin ulaşmaya, kişiselleştirilmiş çözümler sunmaya elbette devam edeceğiz. Ancak şunu özellikle vurgulamak isterim ki; sizlerin yıllardır müşterilerimizle kurduğunuz benzersiz ilişki, Topluluğumuzun rekabetçi gücü olmaya devam edecek.”

Devamını Oku